AŞIRI ZAYIFLIK BİR SORUN MU?

Picture of Dyt. Tünay Tuğcan
Dyt. Tünay Tuğcan

Bazen kilo alma korkusu, bazen iştahsızlık durumları ve bazen de besin bulamama gibi nedenlerden dolayı aşırı zayıflık söz konusu olabilmektedir. Aşırı zayıflık, az miktarda besin tüketimi nedeniyle oluşmuşsa ciddi sağlık sorunları meydana gelebilmektedir. Kişi az miktarda besin tüketiyorsa, bu günlük olarak alması gereken enerji ve besin öğelerini de yetersiz alıyor anlamına gelmektedir.

            Çocukluk döneminde yetersiz besin alımı, büyüme ve gelişmenin normal seyrinde aksaklıklara neden olur. Yetersiz enerji alımı; çabuk yorulma, konsantrasyonda zorluk ve huzursuz davranışlara neden olur ve okul dönemindeki çocuklarda okul başarısını olumsuz yönde etkiler. Bununla birlikte, yetersiz enerji ve besin öğelerinin alımı, enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riskini arttırır.

            Yeme bozuklukları uzun dönem tedavi gerektiren kronik hastalıklardır. Sıklıkla depresyon, madde bağımlılığı ve anksiyete bozuklukları gibi mental bozukluklarla birlikte görülür. Temel özelliği kişinin kendisini şişman olarak algılaması, baş edilemeyen duygusal karmaşalara aşırı yemek yemenin eşlik etmesi, ağırlık kazanmaktan ve şişman olmaktan korkması ve zayıflamaya yönelik katı bir istek duyma ile bağlantılı bedensel imaj rahatsızlığının olmasıdır.

Yeme bozuklukları genellikle yüksek sosyo-ekonomik düzeydeki kişiler arasında yaygındır. İnce ve zarif bir vücuda sahip olma isteği, ailelerin çocuklarına zayıflamaları konusunda baskı yapmaları, genç erkek ve kızların karşı cinse kendilerini beğendirme arzuları yeme bozukluklarını tetikleyen etmenlerin en sık nedenleridir.

            Özellikle günümüzde, medyanın ince bir vücuda sahip olmayı özendirmesi, televizyon, dergilerde ve gazetelerde sürekli olarak bilimsel kanıtı olmayan sağlık açısından zararlı bir çok “diyet” adını verdikleri çok düşük kalorili beslenmeyle son derece sağlıksız bir örnek beslenme programıyla birlikte  genç kızlar arasında beğendikleri bir manken ya da sanatçıya benzeme arzusunu kamçılamaktadır.

            DSM-IV-TR (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) (Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatiksel El Kitabı)’nin tanı ölçütlerine göre yeme bozuklukları; Anoreksia nervosa, bulimia nervosa, başka türlü adlandırılmayan yeme bozukluğu (Binge Eating Disorders-BED) olmak üzere üç tip yeme bozukluğu bulunmaktadır.  Bunların içerisinde aşırı zayıflıkla ilişkili en büyük iki sorun “anoreksia nervosa” ve “bulimia nervosa” olarak adlandırılan yeme bozukluklarıdır.

Çocuğunuzda yeme bozukluğu belirtileri olabilir mi ?

1) Anoreksialı kişiler;  “açlık hastalığı” ya da halk arasında “manken hastalığı” olarak bilinmektedir. Sahip oldukları kiloya ve zayıflığa karşı takıntıları olan bu kişiler, besin alımını şiddetle ret ederler ve aç olduklarını kabul etmek istemezler

  • Kilo almaktan korkar, şişmanlık onlar için kabus gibidir.
  • Eski kilolarına ya da çevrelerinde görünüm olarak beğeni kazanan kişilerin kilosuna inmek için hedef belirler, gün içinde farklı zamanlarda tekrar tekrar tartılırlar.
  • Toplum içerisinde ufak porsiyonlar tüketirler, aç olsalar bile tok olduklarını söylerler.
  • Kısa sürede çok fazla kilo verirler.
  • Kabızlık ve düzensiz menstürasyon sorunları vardır, tüylenme ve saç dökülmesi problemi yaşarlar.
  • Normal miktarda besin tükettikten sonra mide bulantısı veya şişlik hissederler.
  • Hiperaktif, depresif, korkak ve agresif olurlar.
  • Gitgide sosyal çevrelerini kısıtlarlar. Sürekli spor veya ağır egzersizler yaparlar.
  • Özellikle temizlik ve ders çalışma ile ilgili saplantılara rastlanabilir.

            Hastaların yarısının zamanla iyileştiği, dörtte bir oranında hastanın kısmen iyileştiği, ancak bir miktar yakınmalarının sürdüğü belirlenmiştir. Hastalık sonucu ölüm oranının % 5 civarında olduğu, 20 yıllık izlem sonunda bu oranın %16,7’ye ulaştığı bildirilmiştir

2) Bulimialı kişiler; aşırı miktarda besin alarak, daha sonra kendini kusturması şeklinde ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Yüksek kalorili besinleri tercih eden bu kişiler, daha sonra kusma yolunu tercih ederler. Bazı bulimia’lı kişiler ise kusmanın yanı sıra laksatif (barsak çalıştırıcı ilaç) ve/veya diüretik (aşırı idrar çıkarıcı ilaç) ilaçlar da kullanmaktadırlar.

  • Tıkınırcasına yeme periyotları ve Kendini iyi hissetmediği, karmaşa ve stres içerisinde olduğu zamanlarda veya diyetlerden sonra aşırı açlık duygusuyla tıkınmaya başlamakta rahatlama hissinden sonra suçluluk duygusuyla yenilen yiyecekleri çıkartmakla karakterize olan bir yeme bozukluğudur.
  • Hasta kusar, laksatif ve diüretik ilaçlar alıp, lavman yaparak yediği yiyecekleri çıkarır.
  • Aç kalırlar, ya da aşırı egzersiz yaparlar.
  • Genellikle ergenliğin son veya erişkinliğin ilk dönemlerinde görülmektedir.
  • Belli bir sürede birçok insanın tüketemeyeceği miktarda besin tüketmesi, bu periyotta kendini durduramama hissi, arınma davranışları, tıkınırcasına yeme ve arınma davranışlarının 3 ay süresince haftada en az iki kez görülmesi belirgin tanı ölçütleridir.
  • Yemekten sonra ortadan kaybolmakta ve genellikle banyoya gitmektedirler.
  • Depresif belirtiler veya bozukluklar, mide asidinin ağza gelmesi ile diş çürükleri, mide delinmeleri, ellerin üzerine kusmak için zorlama sırasında oluşan diş izleri ve yaralar, boğazda iritasyon ve inlamasyon, adet düzensizlikleri görülebilmektedir.

Yeme bozukluklarının temel nedeni bilinmemekle birlikte; günümüzde bu rahatsızlıkların oluşumunu; okul veya iş hayatı, ailesel sorunlar, duygusal yapı, genel sağlık durumları ve özellikle ergenlik çağındaki gençlerde vücut güzelliğini koruma isteği gibi durumlar oluşturmaktadır. Yapılan araştırmalarda, her 250 genç kızdan birinin anoreksia belirtileri gösterdiği saptanmıştır. Aynı zamanda kilo kontrolü gerektiren; dansçılar, balerinler ve jimnastikçilerde de bu rahatsızlıklar görülmektedir.

Nasıl tedavi edilir ?

            Yeme bozukluklarının tedavisi zordur ve rahatsızlığı olan kişiler genellikle bulundukları durumu kabul etmezler ve aşırı direnç gösterirler. Mümkün olduğunca çabuk profesyonel yardım alınmalıdır. En iyi tedavi yöntemi  diyetisyen, doktor, psikiyatrist ve psikolog ile multidisipliner bir ekip ile birlikte çalışılması gerekmektedir.  Diyetisyen bireyin beslenme durumunu, bilgi düzeyini, yemek yeme ve yemeğe karşı tutumunu değerlendirerek beslenme programını oluşturup bireyin takibini yaparken diğer ekip üyeleriyle sürekli iletişim halinde olmalıdır.İyileşme süresi birkaç aydan birkaç yıla kadar devam edebilen uzun bir süreyi kapsar.  Yeme bozukluğu olan kişilerin beslenmeleri olmaları gereken ideal ağırlığa erişebilecek şekilde diyetisyen tarafından düzenlenmelidir.

Sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir hafta geçirmeniz dileğiyle…

Dyt. Tünay Tuğcan

Beslenme ve Diyet Uzmanı

dyttunaytugcan@gmail.com

Facebook
Twitter
LinkedIn