DİYALİZ HASTALARI NASIL BESLENMELİDİR?

Picture of Dyt. Tünay Tuğcan
Dyt. Tünay Tuğcan

Diyaliz; kronik böbrek yetmezliğinde en son aşamaya gelmiş hastalarda diyet ve tıbbi tedavi sonuç vermediğinde, yaşam kurtarıcı bir tedavi yöntemi olarak ortaya çıkmıştır. Temel amacı; hastanın genel durumunu düzeltmektir.

            Diyaliz hastalarında beslenme çok önemlidir. Diyaliz böbreklerin işlevini yerine getirir. Ancak bu görevi sağlıklı bir insan böbreği kadar iyi yapamaz. Vücuttaki artık ve zararlı maddeler tam olarak temizlenemez. Doğru beslenmeyle biriken bu zararlı maddeler daha az olur ve ortaya çıkan rahatsız edici şikayetler (bulantı, kusma, tansiyon yüksekliği, nefes darlığı) uygun beslenme ile hafifletilebilir. Sağlıklı insanlarda olduğu gibi, diyaliz hastaları da gerekli olan enerjiyi öncelikle karbonhidrat ve yağlardan sağlar. Eğer gerekli miktarda kaloriyi sağlayabilecek besin alınmazsa vücut enerji ihtiyacını karşılamak için kendi yapı taşlarını yıkacaktır. Buna bağlı olarak da ileri derecede halsizlik, zayıflık ve enfeksiyonlara karşı dirençsizlik ortaya çıkar.

Diyalizde tıbbi beslenme tedavisinin (diyet) amacı;

  • Sıvı ve elektrolit dengesini düzenlemek
  • Bulantı, kusma, iştahsızlık, kaşıntı, kırmızı göz, eklem ağrıları gibi üremik semptomları azaltmak
  • Klinik ve laboratuar bulgularına göre en uygun beslenme programını sağlamak
  • Hasta böbreğin yükünü azaltmaktır.

Diyaliz hastaları beslenirken üç şeye dikkat etmesi gerekir;

1. Tuzlu besinler (sodyum)

2. Fosfor içeren besinler

3. Potasyum içeren besinler

1. TUZ

            Böbrek yetersizliği ortaya çıkınca tuz yeterli miktarda atılamayacağından vücutta birikir. Biriken tuz, suyun da birikmesine neden olur; tansiyon yükselmesine ve kalp yetersizliklerine yol açabilir. Diyaliz hastaları günde 1 litreyi geçmeyen sıvı kısıtlaması da yapılmaktadır. Su tüketimine de dikkat edilmesi gerekmektedir.

            Sağlıklı bir birey almış olduğu tuzu böbrekler yolu ile atarken, böbrek hastası ancak diyaliz yolu ile atar. İdrara çıkabilen böbrek hastasının bile tuz atması çok az miktardadır.

            Böbrek hastalarının günlük tuz ihtiyacı 2-3 gramdır. Bu miktar beslenirken hiç tuz kullanılmasa bile besinlerin kendi tuzundan karşılanır. Yani tamamen tuzsuz yenen ekmeğin, etin, yumurtanın, sebzenin vb kendi tuzu vardır ve bu tuz insana yeter. Böbrek hastası bilmelidir ki uzun ve sağlıklı yaşamak için en önemli iş tuzu tam olarak hayatından çıkarmaktır. Tuz tadı sonradan kazanılan bir tattır ve zamanla insan tuzu bırakabilir. Tuzsuz beslenmeye alışmak genelde sigarayı bırakmak gibi 2 hafta sürer. Yemeklerinize soğan, sarımsak, karabiber, kimyon, tarçın ve limon vb eklenerek tuz isteği azaltılabilir. “

            Günlük hayatta farkında olmadan; “ekmek, zeytin, peynir, turşu, hazır yemekler, ev salçası, kraker ve maden suyu” gibi yiyecek ve içeceklerden tuz almaktayız. Bu nedenle bu besinler, tüketirken dikkatli olmalıyız.

2. POTASYUM

            Potasyum; kasların işlevlerini yerine getirmesini ve su dengesini sağlayan, kanda bulunan bir mineraldir. Böbrek yetersizliğinin ileri dönemlerde kan potasyum düzeyi yükselir ve hayati tehlikede dahil olmak üzere birçok soruna neden olabilir. Normalde yiyecek ve içecekle alınan ihtiyaç fazlası potasyum böbreklerden idrar yolu ile atılır, böbrek yetersiz çalıştığı ya da hiç çalışmadığı için böbrek hastasının kanında potasyum yükselir.

            Bu sorunlar; kusma, yorgunluk, bulantı, halsizlik, bozuk kalp ritmi ve ani kalp durmalarıdır. Bu gibi sorunların önüne geçebilmek için varsa hekiminizin verdiği ilaçları kullanmalı ve besinlerdeki potasyum miktarını iyi bilmeli ve beslenmenizi ona göre düzenlemelisiniz.

Aşağıdaki besinler yüksek oranda potasyum içerdiğinden tüketilmesi önerilmemektedir;

  • Muz, kivi, kayısı, kavun, hurma, meyve suları ve tüm kuru meyveler
  • Ispanak, mantar, patates, pazı, havuç, pırasa, enginar. Tüm sebzelerin, birinci haşlama suyu dökülünce potasyumdan büyük oranda temizlenmiş olacağından haşlanmış ve süzülmüş olarak tüketilmesinde sakınca yoktur.
  • Tüm kuru baklagiller, bulgur
  • Antep fıstığı, ay çekirdeği, badem, fındık, ceviz, kestane
  • Neskafe, kakao, çikolata, tahin, pekmez ve aşure yüksek miktarda potasyum içeren besinlerdir. Bu besinlerin gün içerisinde tüketim miktarlarına dikkat edilmelidir.

2. FOSFOR

            Fosfor; kemik ve diş oluşumunda, hücreye enerji sağlanmasında, genetik bilgilerimizin ana kaynağı DNA ve RNA’nın yapısında bulunur. Sağlıklı bir birey ihtiyaç fazlası fosforu böbrekler yolu ile atar, ancak böbrek hastasının fosforu tek atma yolu diyaliz oluğu için ve bir hemodiyaliz seansında en fazla 800 mg (0,8 gr)’ı aşan miktarda alınan fosfor kanda birikir. Kanda biriken fosfor, “Üremik Kemik Hastalığı” denen bir çeşit kemik hastalığına, kan damarları ve yumuşak dokularda kireçlenmeye sebebiyet vermektedir. Ayrıca fosfor kalsiyumla birleşerek yumuşak dokulara çöker, damarlarda kireçlenmelere sebep olur.

Aşağıdaki besinler yüksek oranda fosfor içerdiğinden tüketilmesi önerilmemektedir;

  • Süt, kaşar peyniri, sütlü tatlılar
  • Bulgur, tüm kurubaklagiller
  • Fındık, antep fıstığı, badem, ceviz, ay çekirdeği, yer fıstığı, kabak çekirdeği
  • Et, tavuk, balıklar, sakatatlar
  • Tahin, pekmez, çikolata, aşure, kakao
  • Neskafe, kola gibi besinler fosforu yüksek miktarda içeren besinlerdir. Bu besinlerin gün içerisinde tüketim miktarlarına dikkat edilmelidir.  

Böbrek hastasına balık tamamen yasak mıdır?

Tüm balıklarda fosfor miktarı yüksek olduğu için böbrek hastalarına kısıtlı tüketilmesi önerilir. Eğer tercih yapma şansı varsa levrek ve mersin balığında fosfor miktarı diğer tüm balıklardan daha az olduğu için bu ikisi ayda 1-2 kez önerilebilir.

Kanatlı hayvanlardan böbrek hastası için hangisinin tüketilmesi uygundur?

Böbrek hastası için en uygunu tavuk eti olup onun da göğüs kısmının tüketilmesi önerilir.

Böbrek hastasının hangi kırmızı eti tüketmesi uygundur?

Sığır, dana, koyun, keçi etleri içerisinde böbrek hastası için en uygunu fosfor oranı en düşük olan koyun etidir, ancak sığır eti de tamamen yasak değildir. Günlük kırmızı et tüketim miktarı 100 gramı (yaklaşık olarak 1.5 avuç büyüklüğü) geçmemelidir.

            Genel olarak böbrek hastalığı ve bunun en son aşamaya gelmiş olan diyaliz, yaşam kalitesini aşırı derecede azaltmaktadır. Bu nedenle her zaman sağlıklı beslenmeye ve uygun porsiyon ölçülerde her besin grubundan yeteri kadar tüketmeye özen göstermeliyiz.

            Ayrıca böbrek hastası hiçbir besini bir günde aşırı miktarda tüketmemelidir. Bununla birlikte tuz, çerezler, baharatlar, turşular, maden suyu, kahve, kuru kayısı, patates cipsi, antepfıstığı, nar suyu dışındaki besinler yüzde yüz yasak değildir, ancak miktar kısıtlaması vardır. Tabi ki miktar ayarlanması da her hastaya göre boyuna, yaşına, kilosuna, laboratuvar bulgularına göre bireysel olarak beslenme programı ayarlanmaktadır.

Herkese mutlu ve sağlıklı bir yaşam diliyorum…

Dyt. Tünay Tuğcan

Beslenme ve Diyet Uzmanı

dyttunaytugcan@gmail.com

Facebook
Twitter
LinkedIn