PARKİNSON HASTALIĞI VE TIBBİ BESLENME TEDAVİSİ

Picture of Dyt. Tünay Tuğcan
Dyt. Tünay Tuğcan

            Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığından sonra ikinci sırada görülen nörodejeneratif bir bozukluktur. Parkinson hastalığı beyinde hareketlerden sorumlu olan hücrelerin bir bölümünün hasara uğraması ve/veya eksilmesi, sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Üst beyin sapında yer alan substansiya nigra hücrelerinin azalmasından ileri gelir. Bu hücreler “dopamin” adı verilen kimyasal bir madde salgılar. Dopamin, bilgileri bir sinir hücresinden diğerine gönderir. Bu hücreler hasara uğrarsa dopamin salgılayıp depolayamazlar ve sonuç olarak dopamin eksikliği oluşur. Bu eksiklik % 80 gibi ciddi boyutta olduğunda, hareket ve denge işlevleri etkilenerek Parkinson hastalığı belirtileri ortaya çıkar. Hastalığın farmakolojik tedavisi 1960 yılından bu yana, dopamin yerine ön maddesi olan “dopamin 3,4-dihidroksi-L-fenilalanin (levodopa)” kullanılarak yapılmaktadır.

            Bu hastalık, genelde 55 yaş civarında görülmektedir, fakat nadir de olsa erken yaşlarda da görülebilmektedir. Ancak 20 ile 40 yaşları arasında görülme sıklığı, parkinsonlu hastalarının tümüne bakıldığında sadece % 5 ila 10 oranında olarak bildiriliyor. Erkekler de kadınlara oranla daha sık görülüyor.

            Sık görülen belirtileri; ellerde titreme, hareketlerde yavaşlama ve uyuşukluk, donuk bir yüz ifadesi, monoton konuşma, ağızdan salya sızması, yutkunma güçlüğü, halsizlik, yorgunluktur. Hastalık yavaş ilerler ve kişinin yaşam kalitesini düşürür. Titreme Parkinsonlu hastalarının yaklaşık olarak %80′inde görülür. Ellerin dışında kollar, ayaklar, çene ve dudakta da titreme olabilir.

Parkinson Hastalığı ve Beslenme Tedavisi

            Dengeli beslenme ile ihtiyaç olunan; KARBONHİDRAT, PROTEİN, YAĞ, LİF, VİTAMİN VE MİNARELLER VE SIVI alımı sağlanmalıdır.

  • Beslenmede enerji nasıl olmalıdır?

       Hastaların vücut ağırlık kaybını önlemek için enerji alımı yeterli düzeyde olmalıdır. Fakat şişmanlıktan sakınılmalı; aşırı enerji tüketilmesi engellenmelidir. Diyetisyen ve/veya beslenme ve diyet uzmanları tarafından hastanın vücut ağırlığı ve beslenme durumu izlenmelidir.

  • Beslenmede protein nasıl olmalıdır?

             Levodopa parkinson hastalığının ilaç tedavisinde kullanılır. Levodopanın yapısı bazı aminoasitlerle benzer kimyasal özellik gösterir. Amino asitler proteinlerin yapı taşlarıdır. Emilmeleri için levodopa ile aynı yolu izlerler ve bu nedenle levodopa ve proteinler rekabet halindedirler. Proteinler, vücuda ve beyne levodopa emilimini etkileyerek ilacın etkinliğini azaltabilir.

Günlük alınan protein miktarı doktor veya diyetisyene danışılmadan azaltılmamalıdır. Proteinin levodopa emilimini azaltmasını önlemek için, levodopa yemekten 30 dk önce veya 1-2 saat sonra alınmalıdır. Bazı hastalar için diyet proteininde yapılacak düzenlemelerin etkili bir tedavi şekli olduğu vurgulanmıştır. Yüksek proteinli bir diyet ve B6 vitamininden zengin olan besinler (kurubaklagiller, patates, ıspanak ve tam tahıllar) levodopanın emilimini engellemektedir

            Levodopanın etkisini engellememek için, yüksek miktarda protein alımından sakınılmalıdır. Öğünün protein içeriği oldukça önemlidir. Yüksek biyolojik değerli protein tüketiliyorsa günlük protein gereksinimi 0.6 g/vücut ağırlığı (kg); karışık proteinli diyet tüketiliyorsa 0.8-1.0 g/ vücut ağırlığı (kg) olmalıdır. Gündüz yemeklerin protein değeri düşük, akşamkilerin yüksek olmalıdır.

  • Öğün düzeni ve şekli

       Az az, sık sık beslenme (en az günde 6 öğün) önerilmektedir. Besinler kolay tüketilebilecek şekilde yumuşak-yarı katı ve/veya püre şeklinde hazırlanmalıdır.

  • Diyet posası ve sıvı tüketimi

      Konstipasyondan (kabızlık) sakınmak için yeterli miktarda sıvı alınmalı (2-2.5 L/gün), diyetin posa içeriği ortalama 25 g/gün kadar olmalıdır. Sebze ve meyve gibi liften zengin besinleri yeteri kadar tükettiğinize dikkat edin. Yüksek lif içeren brokoli, karnabahar, brüksel lahanası, kuru erik, incir, elma, armut, kurubaklagiller, turunçgilleri beslenmenizde bulundurunuz. Bu besinler aynı zamanda antioksidanlar içerirler. Özellikle kuru meyveler; kuru erik, kuru kayısı, kuru incir yüksek lif içerir.

            Günlük 30 gr lif almak normal bağırsak fonksiyonları için gereklidir. Bunu sağlamak için sebze ve meyvelerin yanı sıra tam tahıllı besinlerden de yararlanın. Rafine edilmiş beyaz unlu mamulleri diyetinizden çıkarın. Tam buğday, çavdarlı ekmekler, yulaf, esmer pirinç tüketin.

  • Bakla yararlı mı? Zararlı mı?

Yeşil bakla dopamin içerir ve ilaç kullanan hastalarda büyük porsiyon ve yoğurt konmadan yenirse zehirlenme benzeri bulgu yapar. İlaç olarak kullanımı zor olan bakla pratikte tedaviye olumlu etki göstermez. Bu nedenle Parkinson hastalarının baklayı tüketirken çok dikkatli ve bilinçli olmaları gerekir. Bakla yaprağının 40 gramında 130 mg saf levo-dopa vardır. Bu sebzeyi yerken porsiyonları çok küçük tutmaları yönündedir. Unutmayın; baklanın hastalığınıza sağlayacağı fayda ilaçlarınızdan daha mucizevi değildir.

  • E vitamini

Araştırmalar E vitamininin Parkinson hastalığının etkilerini azalttığı görülmüştür. Kaynakları; koyu yeşil yapraklı sebzeler, yağlı tohumlar (ceviz, fındık gibi), buğdaydır.

  • Yeterli D vitamini ve Kalsiyum alın.

            Kalsiyum kemik büyüme ve gelişmesi için gerekli bir mineraldir. Vitamin D vücut kalsiyum metabolizmasını düzenler. Eğer vücutta D vitamini düşükse, yeterli kalsiyum alınsa da kalsiyum eksikliği olabilir. D vitamini güneş vitaminidir. Güneş ışınları sayesinde vücudumuz tarafından üretilir.

            Kalsiyum kaynakları; süt ve süt ürünleri (süt, yoğurt, ayran ve kefir), yeşil yapraklı sebzeler kalsiyumun en iyi kaynaklarıdır.

Dyt. Tünay Tuğcan

Beslenme ve Diyet Uzmanı

Facebook
Twitter
LinkedIn